gayrimenkul ve imar hukukuHaberlerinşaat hukukuYazılıSALGIN VE DEPREMLER TARIM ARAZİLERİNDE İZİNSİZ YAPILAŞMA TEHDİDİNİ ARTIRDI

23/07/2020
https://www.aliyuksel-hilmiozalp.av.tr/wp-content/uploads/2022/07/Adsiz-tasarim.png

 

Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü Başkanı Ali Yüksel, “Tarım arazilerinde kaçak, izinsiz ve imarsız bir yapılaşma tehlikesi” başlamış ve yayılmaktadır. Bu konuda çok acil harekete geçilmelidir” dedi.Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü Başkanı Ali Yüksel, salgın ve deprem gibi nedenlerle tarla ve arazilerde son dönemde yapılaşmanın arttığını belirterek, “Tarım arazilerinde kaçak, izinsiz ve imarsız bir yapılaşma tehlikesi başlamış ve yayılmaktadır. Bu konuda çok acil harekete geçilmelidir.” dedi.

 

Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de toprak koruma yasalarının, tarım alanlarının başka amaçlarla kullanılmasını engellediğini hatırlatarak, son 10 yıldır tarım alanlarındaki yapılarda artış görüldüğünü kaydetti.

 

Son bir yılda başta salgın olmak üzere depremlerin de etkisiyle bu yapılaşmanın hızla arttığını vurgulayan Yüksel, şöyle devam etti:

 

“Özellikle İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa gibi büyükşehirler başta olmak üzere ülkenin bir çok bölgesinde tarım arazilerinin ‘mesken’ yapılması amacıyla satışa sunulduğu görülmektedir. Emlak sitelerinin en fazla ilgi çeken bu ilanları ‘konteyner koymaya uygun’, ‘tarımsal yapı’, ‘villa yapmaya uygun’, ‘yazlık yapmaya uygun’ şeklinde başlıklarla yayınlamaktadır. Tarım arazilerinde sadece tarım yapılabileceği, bölünme şartlarının zor olduğu, bölgeden bölgeye, hatta ilçeden ilçeye değişebileceği, bölünen arazilerde ise villa, tatil köyü, apartman yapılamayacağı yasal bir gerçektir.”

 

“Bugün benzer bir tehlike tarım arazileri için geçerli”

 

Ali Yüksel, salgın ve deprem korkusunun oluşturduğu yapılaşma odaklı tarla ve arazi piyasasının acilen denetim altına alınması gerektiğini belirterek, “Tarım arazilerinde kaçak, izinsiz ve imarsız bir yapılaşma tehlikesi başlamış ve yayılmaktadır. Bu konuda çok acil harekete geçilmelidir.” dedi.

 

Son bir yılda yasaya aykırı olmasına rağmen 200 ila 300 bin aralığında arazinin tapudan el değiştirdiğini ya da tapuda bölünmesi yasak olduğu için noter sözleşmesi veya adi satış sözleşmeleriyle satışının yapıldığını tahmin ettiklerini aktaran Yüksel, şu değerlendirmelerde bulundu:

 

“Bu durum 2021 için de benzer olacaktır. 1960’lı yıllardan itibaren başlayan gecekondulaşma, 1980’li yıllarda doruk noktaya ulaşmış ve kentlerin çeperleri çarpık yapılaşmaya kurban olmuştu. Bu konu, hala düzeltilemeyen ve kentsel dönüşümü de engelleyen kronik bir problem. O zamanki yönetimlerin göçü planlamamış ve göç edilen bölgelerde imar planı ve altyapı yapmamış olmaları halen büyük kentleri yaşanmaz yapan nedenlerin başında geliyor.”

 

Yüksel, bugün benzer bir tehlikenin tarım arazileri için geçerli olduğunu vurgulayarak, özellikle salgın tehlikesi geçtiğinde bu meskenlerin “hayalet yapı” olarak tarım arazilerinde kalabileceğine dikkati çekti.

 

“Türkiye’nin geri dönülemez tarımsal gecekondu sorunuyla baş başa kalmaması için harekete geçilmeli”

 

Gayrimenkul Hukuku Enstitüsü Başkanı Yüksel, Türkiye’nin “geri dönülemez tarımsal gecekondu” sorunuyla baş başa kalmaması için harekete geçilmesi gerektiğini, yapılan yapıların sonradan yıkılmasının zor ve masraflı olduğunu söyledi.

 

Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun teklifinin Ekim 2020’de TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştığını anımsatan Yüksel, “Tarım arazilerinin anonim şirket veya kooperatif gibi ortaklıklar kurarak hobi bahçesi gibi yöntemlerle amacı dışında kullanılmasına aracılık edenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis, 100 günden 1.000 güne kadar adli para cezası veriliyor.” dedi.

 

Yüksel, alıcıların çoğunun bu cezalardan habersiz olduğunu belirterek, bu konuda halkın daha fazla bilgilendirilmesinin önemli olduğunu kaydetti.

Paylaş
Paylaş